Cebinde on gümüş vardır. Medine çarşısından bir gömlek satın alır, dört gümüş verir. Kapıda bir fakir yeni aldığı gömleği ister, verir. Dönüp dört gümüşe ikinci bir gömlek alır. İki gümüşü kalmıştır. Az sonra yolda ağlayan küçük bir kız çocuğu görür. Yanına yaklaşır nedenini sorar. Küçük kız bir hizmetçidir.
“Ev sahibim bana un almam için iki gümüş vermişti, kaybettim.”
Cebindeki son iki gümüşü de ona verir:
“Ağlama, unu bunlarla alabilirsin.” der.
Hizmetçi kız yine de huzursuzdur. Bu seferde
“Eve geç kaldığım için beni dövmelerinden korkuyorum.”
Hz. Muhammed (asv) küçük kızın elinden tutar, önce unu alırlar. Sonra da küçük kızın hizmet ettiği eve giderler. Ev sahipleri akşam saatinde kapılarına gelen bu sürprizden şaşkın ve sevinçlidirler. O, küçük hizmetçiyi göstererek:
“Geç kaldığı için cezalandırılmaktan korkuyordu. Sakın onu dövmeyin.” der.
Şaşkınlığını hala atamamış ev sahibi, cevap verir:
“Ey Allah’ın Elçisi! Sizin evimizi onurlandırmanıza neden olduğu için siz şahid olun ben onu azad ediyorum, artık hürdür.” Hz. Muhammed (asv) bunun üzerine ellerini açarak Allah’a hamd eder:
“Allah’ım şu on gümüş ne kadar bereketli imiş. Onunla bana ve bir yoksula birer gömlek giydirdin. Bir kız çocuğunu sevindirdin ve hürriyetini kazanmasını sağladın.”[14]
[14]İbrahim Refik, Güllerin Efendisi, s.119.