Warning: Declaration of W3TC\DbCache_WpdbNew::prepare($query, ...$args) should be compatible with wpdb::prepare($query, $args) in /var/www/ayethadis.com/public_html/wp-content/plugins/w3-total-cache/DbCache_WpdbNew.php on line 343
Ayet Hadis - Ayet Hadis - Page 1104

Hepsinin mükâfatını alacaksın

Cennetle müjdelenen on sahâbîden biri olan Ebû İshâk Sa`d İbni Ebû Vakkâs radıyallahu anh şöyle dedi:
Vedâ Haccı yılında (Mekke’de) yakalandığım şiddetli bir hastalık dolayısıyla Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ziyâretime geldi. Ona:
– Yâ Resûlallah! Gördüğün gibi çok rahatsızım. Ben zengin bir adamım. Bir kızımdan başka mirasçım da yok. Malımın üçte ikisini sadaka olarak dağıtayım mı? diye sordum.
Hz. Peygamber:
– “Hayır”, dedi.
– Yarısını dağıtayım mı? dedim. Yine:
– “Hayır”, dedi.
– Ya üçte birine ne buyurursun, yâ Resûlallah? diye sordum.
– “Üçte birini dağıt! Hatta o bile çok. Mirasçılarını zengin bırakman, onları muhtaç bırakıp da halka avuç açtırmaktan hayırlıdır. Allah rızâsını düşünerek yaptığın harcamalara, hatta yemek yerken eşinin ağzına verdiğin lokmalara varıncaya kadar hepsinin mükâfatını alacaksın” buyurdu.

Buhârî, Cenâiz 36, Vesâyâ 2, Nefekât 1, Merdâ 16, Daavât 43, Ferâiz 6 ; Müslim, Vasıyyet 5. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Ferâiz 3; Tirmizî, Vesâyâ 1; Nesâî, Vesâyâ 3; İbni Mâce, Vesâyâ 5

Hayır yolunda her ne harcarsanız Allah onun yerini doldurur

De ki: “Rabbim dilediği kimsenin rızkını, nasibini bollaştırır,
dilediğinin nasibini kısar.
Ama insanların ekserisi bu gerçeği bilmezler.”

Bizim nezdimizde size değer kazandıran şey, ne mallarınızın, ne de evlatlarınızın çokluğu değildir.
Şu var ki, iman edip güzel ve makbul işler yapanlara
bu gayretlerinden ötürü kat kat mükâfat verilecek  ve onlar cennetin yüksek köşklerinde güven ve huzur içinde olacaklardır.

Âyetlerimize karşı koymak için Peygamberlerimizle mücadele edenler
ve elimizden kaçıp kurtulacaklarını zannedenler ise zorla getirilip azabın içine atılacaklardır.

De ki: “Rabbim dilediği kimsenin rızkını, nasibini bollaştırır, dilediğinin nasibini de kısar.
Siz hayır yolunda her ne harcarsanız Allah onun yerini doldurur.
O rızık verenlerin en hayırlısıdır.”

(Sebe’ Sûresinin 36-39. Ayetleri)

Niyetlerine göre hesaba çekileceklerdir

Mü’minlerin annesi Ümmü Abdullah Âişe radıyallahu anhâ’dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

– “Bir ordu Kâbe’ye saldırmak üzere yola çıkacak; bir çöle geldiklerinde baştan sona bütün ordu yere batacaktır.”

Hz. Âişe der ki, bunun üzerine ben, Yâ Resûlallah, onların arasında ticaret için yola çıkanlar ve kötü niyetli olmayanlar varken niçin hepsi birden yere batacaktır? diye sordum.

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:

– “Hepsi birden yere batacak, âhirette yeniden diriltilip niyetlerine göre hesaba çekileceklerdir” buyurdu.

Buhârî, Büyû` 49; Hac 49, Müslim, Fiten 4-8. Ayrıca bk. Tirmizî, Fiten 21; Nesâî, Menâsik 112; İbni Mâce, Fiten 30

Biz sizinle gönderilen şeyleri reddediyoruz

Uyarmak üzere Peygamber gönderdiğimiz hiçbir belde yoktur ki
onların ileri gelen, varlıklı ve şımarık olanları:
“Biz sizinle gönderilen şeyleri reddediyoruz, bunu böyle bilesiniz!” demiş olmasınlar.

Ve ilave ettiler: “Bizim malımız da, evladımız da sizinkinden daha fazla, sizden daha güçlüyüz.
Biz öyle iddia ettiğiniz gibi azaba falan da uğrayacak değiliz!”

(Sebe’ Sûresinin 34-35. Ayetleri)

Kim birşey gasbedip alırsa

Herkim hakkı olmaksızın (başkası­na âid) yerden birşey gasbedip alırsa, o aldığı şeyle birlikte kıyamet gününde yedi kat yere batırılır.

(Buhari, Mezâlim)

Sizin yüzünüzden bu hallere düştük

Kâfirler: “Biz ne bu Kur’ân’a, ne de bundan öncekilere inanırız” derler.
O zalimleri; sen, Rablerinin huzuruna duruşma için getirildiklerinde, birbirlerine laf atarken bir görseydin!
Zebûn edilen, dünyada güçsüz bırakılanlar o kibirli olan önderlerine:
“Ah! Sizin yüzünüzden bu hallere düştük,
siz olmasaydınız biz de iman edecektik!” diyecekler.

Öte yandan dünyada iken kibirlenenler o zebûn edilenlere, ezilenlere:
“Size hidâyet geldikten sonra, biz mi sizi ondan uzaklaştırdık.
Bilakis, siz zaten suçlu kimselerdiniz!”

Ezilenler de kibirlilere:
“Hayır! İşiniz gücünüz, gece gündüz dolap!
Siz daima Allah’a nankörlük etmemizi,
Ona birtakım şerikler uydurmamızı bizden isterdiniz” derler.
Ve böyle atışırlarken hepsi, azabı gördükleri o esnada, pişmanlıklarını içlerine atarlar…
O inkârcıların boyunlarına ateşten demir halkalar takarız.
Bu, yaptıklarının adil bir karşılığı değil midir?

(Sebe’ Sûresinin 31-33. Ayetleri)

Bütün insanlığa rahmetimizin müjdecisi

Ey Resûlüm, Biz seni bütün insanlığa rahmetimizin müjdecisi, azabımızın uyarıcısı olarak gönderdik,
lâkin insanların ekserisi bunu bilmezler.

Bir de: “Eğer doğru söylüyorsanız vaad ettiğiniz kıyamet ne zaman gerçekleşecek?” derler.

De ki: “Sizinle öyle bir buluşma günümüz var ki
ondan ne bir saat ileri geçebilirsiniz ne de bir saat geri kalabilirsiniz.”

(Sebe’ Sûresinin 28-30. Ayetleri)

Allah size ne güzel öğüt veriyor

Hz. Ebû Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)’ı şu âyetleri okurken işittim. (Meâlen):

“Hiç şüphesiz Allah size, emânetleri ehline teslim etmenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Allah size ne güzel öğüt veriyor. Şüphesiz Allah işitir ve görür” (Nisa 58). Bu sırada Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)’ın baş parmağını kulağına, onu takib eden (şehadet) parmağına da gözünün üzerine koyduğunu gördüm.”

Ebû Dâvud, Sünnet: 19, (4728); İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 10/290-291.

Feyz ve bereket verilen şehirler

Onların diyarlarıyla, feyz ve bereket verdiğimiz kutlu beldeler arasında sırt sırta vermiş, biri birinden görülebilen nice kasabalar var ettik ve bunlar arasında düzenli ulaşım imkânları sağladık.

“Oralarda geceler ve gündüzler boyunca, güven içinde gezin dolaşın!” dedik.

Meskûn yerlerin birbirine yakınlığı, ülkenin refah ve bereketini gösteriyordu. Feyz ve bereket verilen şehirler ise Şam şehirleridir.

Fakat onlar: “Ya Rabbena, seferlerimizin arasını uzaklaştır (şehirlerimiz birbirine çok yakın, bunların arasını uzat, daha uzun mesafelere gidelim, ülkemizi genişlet) diye dua ettiler ve böylece kendilerine yazık ettiler.

Biz de onları dillere destan olan, hayret ve ibretle bahsedilen masal haline getirdik, başka yerlere göç etmeleri  suretiyle darmadağın ettik. Bunda elbette çok sabırlı, çok şükürlü olan kimselerin alacakları hayli ibretler vardır.

(Sebe’ Sûresinin 18-19. Ayetleri)