Hz. Âişe (radıyallâhu anhâ) anlatıyor:Hz. Fâtıma ve Hz. Abbâs (radıyallâhu anhümâ) Hz. Ebû Bekir (radıyallâhu anh)’e uğrayıp, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)’tan kendilerine kalan mirası sordular. Hz. Ebû Bekir (radıyallâhu anh) onlara:
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)’ın: “Bize kimse vâris olamaz, bıraktıklarımız hep sadakadır. Ancak Âl-i Muhammed bu maldan (ihtiyacı kadarını) yer” dediğini işittim. Allah’a yemin olsun Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)’ın yaptığını gördüğüm bir şeyi terketmem, mutlaka onu yaparım. Ben O’nun emrinden bir şey terkedecek olsam sapıtmaktan korkarım!” dedi.Bunun üzerine Hz. Fatıma, Hz. Ebû Bekir (radıyallâhu anhümâ)’e küstü ve altı ay sonra ölünceye kadar onunla konuşmadı. Hz. Ali, onu geceleyin defnetti. Ölümünü Hz. Ebû Bekir (radıyallâhu anh)’e haber vermedi.Hz. Ali, Fatıma (radıyallâhu anhümâ) sağken halk nazarında ayrı bir makama, izzete sahipti. Hz. Fatıma vefat edince, halkın alâkası ondan kesildi.Bir adam Zührî (rahimehullah)’ye: Ali, (Hz. Ebû Bekir’e) altı ay biat etmedi mi?” diye sordu.Hayır, vallahi hayır, Benî Haşim’den hiç kimse geri kalmadı. Ali (radıyallâhu anh), insanların nazarlarının kendinden çevrildiğini görünce Hz. Ebû Bekir (radıyall hu anh)’le musalahaya mecbur kaldı. Ona haber salarak: Yanında kimse olmadan, yalnız olarak bize gel!” dedi. kendisine Hz. Ömer’in gelmesini istemiyordu, çünkü ondaki şiddet ve hiddet hâlini biliyordu. Hz. Ömer (radıyallâhu anh):Onlara tek başına gitme! dedi. Hz. Ebû Bekir (radıyallâhu anh):Vallahi tek başıma gideceğim. Bana ne yapabilirler ki? dedi ve Ebû Bekir (radıyallâhu anh) onlara gitti. Hz. Ali (radıyallâhu anh)’nin yanına girdi. Benî Hâşim, yanında toplanmışlar idi. (Hz. Ebû Bekir’i görünce) kalktı. Allah’a hamd ü senada bulundu. Sonra şunu söyledi:Emmâ ba’d! Ey Ebû Bekir, bizim sana biat etmemize mani olan şey senin faziletini inkârımız değildir, sana karşı bir rekâbet düşüncemiz de yok. Ancak, biz, bu iş”te bizim de bir hakkımız olduğuna inanıyorduk. Bize karşı müstebit davrandınız!”Sonra Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)’a olan yakınlığını zikretti.Ali bunları zikrettikçe Hz. Ebû Bekir (radıyallâhu anhümâ) ağlamaktan kendini alamıyordu. Hz. Ebû Bekir (radıyallâhu anh) şehâdet getirdi, Allah Teâla’ya hamdetti, senâda bulundu. Sonra şunları söyledi:Emmâ ba’d! Allah’a kasem olsun, şurası muhakkak ki, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)’ın akrabaları bana, kendi akrabalarımdan daha yakın, daha sevgili. Ve ben, yeminle söylüyorum, benimle sizin aranızda olan bu mal meselesinde haktan ve hayırdan hiç ayrılmış değilim. Zîra, ben Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)’tan şunu işittim:
Bize kimse vâris olamaz, bıraktığımız sadakadır. Âl-i Muhammed bu maldan yer. ” Vallahi ben, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)’ın yaptığını gördüğüm bir işi terketmem, Allah’ın izniyle mutlaka yaparım” dedi. Hz. Ali (radıyallâhu anh):Biat için öğleden sonra buluşalımdedi. Ebû Bekir (radıyallâhu anh) öğleyi kılınca, cemaate yönelip Hz. Ali (radıyallâhu anh)’nin (biatı geciktirmedeki) beyan ettiği özürleri halka anlattı. Sonra da Hz. Ali (radıyallâhu anh) kalkıp, Hz. Ebû Bekir (radıyallâhu anh)’in hakkını tazim buyurdu, faziletlerini, İslâm’a sebkat eden hizmetlerini zikretti. Sonra Ebû Bekir (radıyallâhu anh)’e yaklaşıp biat etti. Halk, Hz. Ali (radıyallahu anh)’nin etrafını sarıp:İsabet ettin, çok iyi bir davranışta bulundun diyerek takdir ettiler. Hz. Ali (radıyallâhu anh) bu ma’ruf işe döndüğü zaman halk (tekrar) kendisine yakınlık (ve alâka) gösterdi.”Buhârî, Fedailu’l-Ashab 12; Müslim, Cihad 53, (1759). Metin Müslim’dendir. Hadis BuhârÎ’de muhtasardır.