Warning: Declaration of W3TC\DbCache_WpdbNew::prepare($query, ...$args) should be compatible with wpdb::prepare($query, $args) in /var/www/ayethadis.com/public_html/wp-content/plugins/w3-total-cache/DbCache_WpdbNew.php on line 343
Ayet Hadis - Günlük Doz: Her gün 1 ayet, 1 hadis - Page 1132

Câmide cemaatle kıldığı namaz


 
Bir kimsenin câmide cemaatle kıldığı namaz, işyerinde ve evinde kıldığı namazdan yirmi küsur derece daha sevaptır. Şöyleki bir kişi güzelce abdest alır, sonra başka hiçbir maksatla değil, sadece namaz kılmak üzere câmiye gelirse, câmiye girinceye kadar attığı her adım sebebiyle bir derece yükseltilir ve bir günahı bağışlanır. Câmiye girince de, namaz kılmak için orada durduğu sürece, tıpkı namaz kılıyormuş gibi sevap kazanır. Biriniz namaz kıldığı yerden ayrılmadığı, kimseye eziyet etmediği ve abdestini bozmadığı müddetçe melekler:

Allahım! Ona merhamet et!
Allahım! Onu bağışla!
Allahım! Onun tövbesini kabul et! diye ona dua ederler.                                          

Buhârî, Salât 87, Ezân 30, Büyû` 49; Müslim, Tahâret 12, Mesâcid 272. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Salât 48; İbni Mâce, Tahâret 6, Mesâcid 14

Kendileriyle arzu ettikleri şey arasına sed çekilir

Halbuki daha önce onu inkâr etmişlerdi ve uzak bir yerden gayba atıp tutuyorlardı!

Neticede, tıpkı daha önce benzerlerine yapıldığı gibi, kendileriyle arzu ettikleri şey arasına sed çekilir.
Çünkü onlar, kıyamet hakkında gerçekten insanları kötü zanna düşüren bir şüphe içindeydiler.

(Sebe’ Sûresinin 53-54. Ayetleri)

Malımı elimden almaya kalksa

 – Yâ Resûlallah! Adamın biri gelip malımı elimden almaya kalksa, ne yapmalıyım?
– “Malını ona verme!”
– Ya adam benimle kavga etmeye kalkarsa?
– “Sen de onunla dövüş!”
– Ya beni öldürürse?
– “Şehid olursun.”
– Ben onu öldürürsem?
– “O cehennemlik olur”

(Müslim, Îmân 225).

Yalan ve sahte olan ise sönüp gitmeye mahkûmdur

De ki: “İşte gerçek geldi, bütün açıklığıyla ortaya çıktı. Yalan ve sahte olan ise sönüp gitmeye mahkûmdur.”

De ki: “Eğer ben yoldan saparsam, kendi aleyhime olarak saparım. Şayet doğru yolu bulursam, bu da Rabbimin bana vahyetmesi sayesindedir. O herşeyi işitir, kullarına pek yakındır.”

Kıyamet günü o kâfirler can kaygısına düştükleri zaman bir görsen! Artık kaçacak hiç bir yerleri yoktur ve cehenneme yakın bir yerde yakalanmışlardır.

İş işten geçtikten sonra “Peygambere inandık” demektedirler; ama uzak yerden, ta dünyadan imanı nasıl alabilsinler?

(Sebe’ Sûresinin 49-52. Ayetleri)

Öldüren de, ölen de cehennemdedir

Ebû Bekre Nüfey` İbni Hâris es-Sekafî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“İki müslüman birbirine kılıç çektiği zaman, öldüren de, ölen de cehennemdedir”.

Bunun üzerine ben:
– Yâ Resûlallah! Öldürenin durumu belli, ama ölen niçin cehennemdedir? diye sordum.
Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem:

– “Çünkü o, arkadaşını öldürmek istiyordu” buyurdu.

Buhârî, Îmân 22, Diyât 2, Fiten 10; Müslim, Kasâme 33, Fiten 14, 15. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Fiten 5; Nesâî,Tahrîm 29, Kasâme 7; İbni Mâce, Fiten 11

Benim ücretim yalnız Allah’a aittir

De ki: “Size bir tek nasihat edeceğim: İkişer ikişer veya teker teker Allah hakki için durup düşünmenizi,
hem sonra bu arkadaşınızda delilikten eser olmadığını iyi anlamanızı istiyorum.
O, ancak şiddetli bir azaptan önce sizi sakındırmak için gelen bir peygamberdir.”

De ki: “Sizden bu hizmetim için hiçbir ücret istemiyorum, ücret sizin olsun!
Benim ücretim yalnız Allah’a aittir ve O, her şeye şahittir.”

De ki: “Rabbim hakkı, gerçeği, yerli yerine kor.
O bütün gaybları, bütün gizlileri bilir.”

(Sebe’ Sûresinin 46-48. Ayetleri)

O Allah yolundadır

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e:
– Biri cesaretini göstermek, diğeri milletini korumak, öteki kendine yiğit adam dedirtmek için savaşan kimselerden hangisi Allah yolundadır? diye soruldu.
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şu cevabı verdi:
– “Kim, İslâmiyet daha yüce olsun diye savaşıyorsa, o Allah yolundadır.”

Buhârî, İlim 45, Cihad, 15, Farzu’l-humüs 10, Tevhîd 28; Müslim, İmâre 150, 151. Ayrıca bk. Tirmizî, Fezâilü’l-cihad 16; Nesâî, Cihad 21; İbni Mâce, Cihad 13

Öncekiler de hakkı yalan saymışlardı

Kendilerine parlak deliller halinde âyetlerimiz okunduğunda o zalimler:
“Bu, başka değil, sırf sizi atalarınızın ibadet ettiği tanrılarınızdan uzaklaştırmak isteyen bir adam!” dediler.
Ve yine dediler ki: “Bu Kur’ân başka değil, sırf bir iftira!”
Ve yine kâfirler, gerçek kendilerine geldiğinde “Bu besbelli bir büyüden başka birşey değil!” dediler.

Biz onlara Kur’ân’dan önce, okuyacakları kitaplar vermedik, keza senden önce onları uyarmakla görevli bir peygamber de göndermedik.

Kendilerinden, Mekke müşriklerinden öncekiler de hakkı yalan saymışlardı.
Halbuki bunların güç ve kuvveti onlarınkinin onda biri kadar bile değildir.
Buna rağmen azabı engelleyemediler.
Peygamberlerimi yalan saydılar ama, redlerine karşı Benim reddedişim nasıl olurmuş, iyice gördüler!

(Sebe’ Sûresinin 43-45. Ayetleri)

Bozulursa, bütün vücut bozulur

Şunu iyi bilin ki, insan vücudunda küçük bir et parçası vardır. Eğer bu et parçası iyi olursa, bütün vücut iyi olur; bozulursa, bütün vücut bozulur. İşte bu et parçası kalbdir”  

(Buhârî, Îmân 39; Müslim, Müsâkât 107,108).

Yalan saydığınız o ateş azabını tadın

Gün gelecek, hepsini mahşerde toplayacak, sonra da melaikeye: “Şunlar size mi tapıyorlardı?” diye soracaktır.

Onlar: “Müşriklerin iddialarından Seni tenzih ederiz. Bizim dostumuz, koruyucumuz onlar değil, sadece Sensin!
Hayır, onlar bize değil, cinlere tapıyor ve ekserisi onlara inanıyorlardı.” diye cevap verirler.

İşte bugün kiminiz kiminize ne fayda, ne de zarar vermeye güç yetiremezsiniz.
O kâfirlere de diyeceğiz ki: “Yalan saydığınız o ateş azabını tadın da
yalan mıymış gerçek miymiş söyleyin bakalım!”

(Sebe’ Sûresinin 40-42. Ayetleri)