Warning: Declaration of W3TC\DbCache_WpdbNew::prepare($query, ...$args) should be compatible with wpdb::prepare($query, $args) in /var/www/ayethadis.com/public_html/wp-content/plugins/w3-total-cache/DbCache_WpdbNew.php on line 343
Ayet Hadis - Günlük Doz: Her gün 1 ayet, 1 hadis - Page 2

Kütüb-i Sitte Hadis 770

İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: “Allahu Zülcelâl Hazretleri, semâvatı kıyamet günü dürer, sonra onları sağ eliyle alır, sonra der ki:Ben Melik’im cebbârlar nerede? Büyüklük taslayanlar (mütekebbirler) nerede?. Sonra sol eliyle arzı dürer, sonra: “Ben Melik’im, cebbârlar, mütekebbirler nerede der. Buharî, Tevhid 19; Müslim, Sıfatul-Münafıkun 24,Ebu Dâvud, Sünne 21, (4736).HÂ-MÍM el-MÜ’MİN SURESİ

Kütüb-i Sitte Hadis 5872

Ebu Sa’idi’l-Hudri radıyallahu anh, Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm’dan anlatıyor:Ademoğlu sabaha erdimi, bütün azaları, dile temenna edip: Bizim hakkımızda Allah’tan kork. Zira biz sana tabiyiz. Sen istikamette olursan biz de istikâmette oluruz, sen sapıtırsan biz de sapıtırız!” derler.”Tirmizi, Zühd 61, (2409).

Kütüb-i Sitte Hadis 1127

Said İbnu Zeyd (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)’ı dinledim şöyle buyurdular:Kim malını müdafaa sırasında öldürülürse şehiddir. Kim kanını müdâfaa sırasında öldürülürse şehiddir. Kim dinini müdâfaa sırasında öldürülürse şehiddir. Kim ailesini müdâfaa sırasında öldürülürse o da şehiddir.Tirmizî, Diyât 22, (1418,1421); Ebu Dâvud, Sünnet 32, (4772); Nesâî, Tahrim 22, (7,115,116); İbnu Mâce, Hudud 21, (2580).

Kütüb-i Sitte Hadis 951

Yine Hz. Aişe anlatıyor: “Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)’e Varaka İbnu Nevfel hakkında soruldu. Hz. Hatice (radıyallahu anhâ):- O seni tasdik etti ve sen peygamberliğini izhar etmeden önce vefat etti dedi. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) şu cevabı verdi:O bana rüyada gösterildi. Üzerinde beyaz bir elbise vardı. Şayet cehennemlik olsaydı, beyaz renkli olmayan bir elbise içerisinde olması gerekirdi. “Tirmizî, Rü’ya 10, 2289).

Kütüb-i Sitte Hadis 1544

İbrahim (rahimehullah) babası tarikiyle dedesinden rivayet ediyor:Hz. Ömer (radıyallahu anh), yatığı en son haccında Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)’ın zevcelerine izin verdi. Onlarla birlikte Abdurrahman İbnu Auf ve Osman İbnu Affân (radıyallahu anhümâ)’ı gönderdi.Buhâri, Cezâu’s-Sayd 26.Berkânî der ki: “(Hadisi rivayet eden) İbrahim’den maksad: İbrahim İbnu Abdirrahman İbni Avftır.”Humeydî ise: “Bu açıklama isabetli gözükmüyor. Derim ki: O, İbrahim İbnu Abdirrahman İbni Abdillah İbni Ebî Rebîa el-Mahzümî’dir.” Doğruyu Allah bilir.

Kütüb-i Sitte Hadis 6685

Amr İbnu Şu’ayb an ebihi an ceddihi radıyallahu anhüma anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: “(İslâm dinine göre) hâin erkek ve hâine kadının, müslüman iken hadd cezasına çarpılan kimsenin şahidliği makbul değildir. Keza kin ile husumet sahibinin kin beslediği kimse aleyhine şahidliği caiz değildir.”TEK ŞAHİD VE YEMİNLE HÜKÜM

Kütüb-i Sitte Hadis 2126

Yahya İbnu Saîd’in anlattığına göre, Saîd İbnu’l Müseyyeb (rahimehullah)’ten şunu işitmiştir: “Hz. İbrahim (aleyhisselâm), misafir ağırlayan ilk kimse idi. Keza o ilk sünnet olan kimseydi, bıyığını kesenlerin ilki, saçında aklık görenlerin ilki de o idi. Ak saçları görünce: “Ya Rabbi bu nedir?” diye sormuş; Rabbi de: “Bu vakardır ey İbrahim!” demiş. O da: “Rabbim! Öyleyse vakarımı artır!” diyerek duada bulunmuştur.” Rezîn şunu ilave etmiştir. “Bu sırada Hz. İbrahim 120 yaşındaydı. Bundan sonra 80 yıl daha yaşadı.”Muvatta, Sıfatu’n-Nebi 4, (2, 922).

Kütüb-i Sitte Hadis 5968

İbnu Ömer radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselâm: “Ne sirayet, ne uğursuzluk ne de (öldürülen kimsenin başından çıkıp intikam! intikam! diye bağıran ve hâme denen) bir kuş vardır!” buyurmuşlardı. Cemaatte bulunan bedevi bir adam doğrulup:Ey Allah’ın Resûlü! Pekala, kendisinde uyuz olan bir devenin bütün deve sürüsünü uyuzlamasına ne dersiniz? diye sordu. Aleyhissalâtu vesselâm da:İşte bu kaderdir. Söyle bakalım! O ilk deveyi kim uyuzladı? buyurdular.”

Kütüb-i Sitte Hadis 46

Ebu Bekre Nufey’u’bnu’l-Hâris es-Sakafî (radıyallahu anh) anlatıyor: Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) şöyle buyurdu: “Zaman, döne döne Allah’ın arz ve semâvâtı yarattığı gündeki düzenini tekrar buldu. Sene on iki aydır. Bunlardan dördü haram aydır. Haram aylar da üç tanesi peş peşe gelir: “Zül-kade, Zü’l-hicce ve Muharrem. Bir de Cumâdî ve Şâban ayları arasında yer alan Mudarlılar’ın Receb’i.” Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) sordu:-Bu ay hangi aydır? Biz: “Allah ve Resûlü daha iyi bilir” dedik. Bir müddet sustu. Biz ayın ismini değiştirecek zannettik. Ancak şunu söylediler:-Bu zi’l-hicce değil mi?-Evet! karşılığını verdik. Devam etti:-Peki burası neresidir? Biz:-Allah ve Resûlü daha iyi bilir cevabını verdik. Yine sustu ve biz bölgenin ismini değiştirecek vehmine kapıldık.-Burası haram bölge değil mi? dedi.-Evet dedik.-İçinde bulunduğunuz gün nedir? diye tekrar sordu, biz yine:-Allah ve Resûlü daha iyi bilir dedik. Tekrar sustu ve biz yine günün ismini değiştirecek zannına düşmüştük ki:-Kurban günü değil mi? dedi.-Evet cevabımız üzerine sözüne devam etti:-Bilin ki, kanlarınız, mallarınız ve ırzlarınız birbirinize kesinlikle haramdır, tıpkı bu yerde, bu ayda şu gününüzün haram olması gibi. Rabbinize kavuştuğunuz zaman sizi yaptıklarınızdan hesaba çekecek. Sakın benden sonra birbirinizin boyunlarını vuran kâfirler olmayın. Bu söylediklerimi duyanlar, duymayanlara ulaştırsınlar. Bazan söz kendisine ulaştırılan kimse, ulaştırılan sözü, bizzat dinleyenden daha iyi beller. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) sonra şunu ekledi: ” Tebliğ ettim mi, tebliğ ettim mi?” üç defa tekrarladı.-Evet cevabımız üzerine:-Ya Rabbi şâhid ol! dedi.Buhârî, Hacc 132, Edâhî 5; Tefsîr, Berâe 8, Bed’i’l-Halk 2, Fiten 8, İlm 9; Müslim, Kasâme 29, (1679); Ebu Dâvud, Hac 63, (1947).Müslim’in rivâyetinde şu ziyade var: “Sonra Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) beyazı galebe çalan alaca iki koyuna yöneldi ve onları kesti. Sonra da koyunun bir parçasını alıp aramızda taksim etti.”Rezîn, rivayetin arasına şunu ilâve eder: “Üç şey vardır, bir mü’minin kalbi onlara karşı ebediyen ihânet etmez; ameli sırf Allah için yapmak, idareyi elinde tutana karşı hayırhah olmak, Müslümanların cemaatine katılmak, çünkü onların duaları cemaate dahil olanların hepsini içine alır.” İbnu’l-Esîr: “Bu ziyâdeyi ana kitaplarda (Kütüb-i Sitte) görmedim” der.Bu ziyadenin mânası şudur: Bu üç şeyde kalbler huzura kavuşur. Kim bunlara yapışır, riayet ederse, kalbi hıyânet, hile ve şer gibi mânevî kirlerden temiz kalır.