Sana iyi davranmalan senin çocukların üzerindeki hakkındır
“Sana iyi davranmalan senin çocukların üzerindeki hakkındır. Aynı şekilde çocuklar arasında adil davranman da onların senin üzerindeki hakkıdır.” (Ebu Ddviıd, Büyü’ (İcdre), 83)
“Sana iyi davranmalan senin çocukların üzerindeki hakkındır. Aynı şekilde çocuklar arasında adil davranman da onların senin üzerindeki hakkıdır.” (Ebu Ddviıd, Büyü’ (İcdre), 83)
Kim Allah’ı, onun peygamberini ve inananları dost edinirse bilsin ki şüphesiz Allah taraftarları galiplerin ta kendileridir. (Mâide Sûresi, 56)
“Üç kişiden sorumluluk kaldırılmıştır: Uyanıncaya kadar uyuyandan, iyileşene kadar aklını kaybedenden ve büyüyünceye kadar çocuktan.” (Ebo. DavO.d, HudO.d, 1 7)
Sizin dostunuz ancak Allah’tır, Resûlüdür ve Allah’ın emirlerine boyun eğerek namazı kılan, zekâtı veren mü’minlerdir. (Mâide Sûresi, 55)
“(Hz. Hüseyin (r.a.) anlatıyor:) Resülullah’ın (s.a.s.) oğlu Kasım vefat edince, (annesi) Hz. Hatice ‘Ey Allah’ın Resulü! Kasım’ın sütü hala damlıyor. Keşke Allah süt emmeyi tamamlayıncaya kadar onu yaşatsaydı.’ dedi. Bunun üzerine Resülullah (s.a.s.) ‘O, süt emmeyi cennette tamamlayacaktır.’ buyurdu.” (İbn Mdce, Cendiz, 2 7)
Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse, (bilin ki) Allah onların yerine öyle bir topluluk getirir ki, Allah onları sever, onlar da Allah’ı severler. Onlar mü’minlere karşı alçak gönüllü, kafirlere karşı güçlü ve onurludurlar. Allah yolunda cihad ederler. (Bu yolda) hiçbir kınayıcının kınamasından da korkmazlar. İşte bu, Allah’ın bir lütfudur. Onu dilediğine verir. Allah lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir. (Mâide Sûresi, 54)
“Enes b. Malik (r.a.) anlatıyor: (Son çocuğu dünyaya geldiğinde) Resülullah (s.a.s.) ‘Bu gece bir oğlum oldu. Ona atam İbrahim’in ismini verdim.’ buyurdu … (Yaklaşık bir buçuk yıl sonra) o bebeği Resülullah’m (s.a.s.) gözleri önünde can verirken gördüm. Resülullah’m (s.a.s.) gözlerinden yaşlar döküldü ve şöyle buyurdu: ‘Göz yaşam, kalp üzülür fakat biz Rabbimizin razı olacağından başka söz söylemeyiz. İbrahim, biz senin ölümünden dolayı gerçekten üzgünüz.'” (Ebu Davud, Cencliz, 23, 24)
İşte kalplerinde bir hastalık (nifak) bulunanların, “Başımıza bir felaketin gelmesinden korkuyoruz” diyerek onların arasında koşup durduklarını görürsün. Ama Allah yakın bir fetih veya katından bir emir getirir ve onlar içlerinde gizledikleri şeye (nifaka) pişman olurlar. (Mâide Sûresi, 52)
“Kişinin imtihanı, ailesi, malı, çocuğu ve komşusu iledir. Namaz, oruç, sadaka ve (iyiliği) emredip (kötülükten) sakındırma işte bu imtihan için kefaret olur.” (Buharı, Mevakıtü’s-sa!at, 4)
Ey inananlar! Yahudi ve hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostlarıdırlar. Sizden kim onları dost edinirse kuşkusuz o da onlardandır. Şüphesiz Allah zalimler topluluğunu doğruya iletmez. (Mâide Sûresi, 51)